İMKANSIZIN ŞARKISI - HARUKİ MURAKAMİ
Kasım 06, 2018
Merhaba :)
İlk kez Haruki Murakami'nin bir kitabını okudum.
Adını sürekli duyuyordum ama hiç öncelik vermemiştim.
Geçenlerde Sivas Şemsi Sivasi Kütüphanesinde kitaplara bakarken bu yazara rastladım.
Sisteme baktığımda 2 kitabı görünüyordu.
Tuhaf kütüphane adlı kitabı çocuk bölümüne koymuşlar, yetişkin bölümünde de bu kitap vardı.
Böylece bu kitabı aldım ve okudum. Bloğumu da yazısını yazmak istedim.
Arka kapağı ↓
Yazarla ilgili 2 düşünce oluştu kafamda.
1.'si yazarın dili gerçekten harika.
Laf kavatlığı yapmıyor. Hemen laf kavatlığını da açıklıyım :)
Bazı Türk yazarlarımız laflarını allayıp pullayarak farklı olmaya,
kitaplarını daha çok satmaya çalıyor.
Çoğu okurda yine aynı farklı olma çabasıyla bu laf kavatlarının ne dediklerini anlamadan bodozlama dalıyorlar. Anlamıyorlar çünkü laf kavatımız zaten bir şey anlatmıyor.
İki dakika sonra okuduğunuz asla aklınız da kalmıyor. Çünkü o kadar saçmalıyor ki farklı olacağım diye okuduğunuzu anlamıyorsunuz, kimseye anlatamıyorsunuz.
Resmen tek amacı kitabını satmak. Tabi ki her yazarın amacı aynı daha çok okunmak ama bunun da bir seviyesi olmalı. Sadelik her zaman iyidir.
Her neyse böyle yazarları tanımlamak için bulduğum terim ve açıklaması :)
Umarım ne demek istediğimi açıklayabilmişimdir.
Yazarla ilgili 2. düşüncem ise bu adam kesinlikle sapık !
Öyle olmayacak yerlerde müstehcenlik var ki artık yeter dedirtiyor.
Eğer böyle kitapları okumayı sevmiyorsanız okumayın.
Ama bizim millete de böyle denilince bu tarz kitaplar daha çok okunuyor.
Grinin elli tonu gibi. Müstehcen içerik barındırıyor deniliyor kitabı okumayan bir yeni doğmuş bebekler kalıyor. Çoluğun çocuğun elinde bu kitap.
Şimdi bu kitap da bu işe dönmesin valla :D
Haruki Murakami aşırı betimleme yapan bir yazar.
Yani bunu bu kitap için rahatlıkla söyleyebilirim.
Bu hem olumlu hem de olumsuz bir durum bu benim için.
Bir yere kadar iyi, olayların içine girebiliyorsunuz, aynı mekanlarda bulunmuş gibi oluyorsunuz.
Ancak kitap ilerledikçe aşırı ayrıntılı anlatıldığı için de sıkılmaya başlıyorsunuz.
Ben 200. sayfadan sonra sıkılmaya başladım mesela.
Aşırı betimleme okuduğunuz için de sanki kitap da yıllar geçmiş, karakterler büyümüş gibi geliyor.
En sevdiğim karakterler Nagasava ve Midori oldu.
İkisininde kafaları harika :)
Benim bu kitap ve yazarıyla ilgili düşüncelerim bu şekilde.
Yazımı okuduğunuz için teşekkürler.
Umarım faydalı bir yazı olmuştur.
İnsan ararsa her zaman bazı olumsuzluklar bulabilir.
Ölüm, yaşamın karşıtı olarak değil parçası olarak vardır.
- Benden çok daha tutkulu bir okurdu, ama sadece 30 yıl önce ölmüş olan yazarları okumak gibi bir ilkesi vardı. ''Ancak böyle bir kitaba güvenebilirim.'' derdi. ''Çağdaş edebiyata güvenim yok demiyorum. Ama değerli vaktimi de zamanın vaftiz etmediği eserleri okuyarak ziyan etmek istemem. Hayat yeterince kısa.''
- Çünkü herkesle aynı şeyleri okuyunca, ister istemez herkes gibi düşünürsün.
Bu, kaba ve zevksiz insanların dünyasıdır. Ciddi insanlar böyle şeylere zaman harcamaya utanır.
0 yorum